
Dali sergisiyle hareketlenen sanat dünyamız, önümüzdeki haftalarda açılacak olan fuarlarla birlikte daha da bir renk kazanacak gibi duruyor. Bunun yanısıra özellikle önemli müzelerin gerçekleştirmiş olduğu tarihi önemi olan sergiler ve koleksiyon gösterimleri aslında sadece sanatsal bir açlığı kapatmaktan çok tarihi gerçeklikleri kendi yorumumuzla yeniden kavrama olanağı de sunuyor bizlere. Bir çok sanatseverin heyecanla beklediği Artistanbul vb. fuarlar için de hazırlıklar şimdiden başlamış durumda, galeriler seçtikleri sanatçılarla bu yılki fuarda yine birbirleriyle yarışacak. Yarışacak diyorum çünkü bu fuarlar galeriler için zaten zor geçen bir yılın ardından satış yapmak ve belki biraz daha umutlanabilmek için müşteri çekebilecekleri en büyük platformdur. Her yıl binlerce kişinin izleyici ve potansiyel alıcı konumunda dolaştığı bu fuarlar sayesinde gerek galerici gerek sanatçı maddi olarak ( tabi satış olursa...) biraz olsun rahatlayabilecektir.
Ayrıca sanatçıyım demek için güçlü bir maddi kaynağa ihtiyaç duyan genç sanatçı adayları için de büyük bir fırsat olan bu fuarlara her nedense galeriler hep ünlü olmuş ve zaten gerek maddi gerek manevi olarak bir yerlere gelmiş sanatçılarla katılmak isterler. Şüphesiz bunda kendine “genç” sanatçı diyen kırk yaş üzeri kuşağın müşteri çekebilme ve satış yapma potansiyeline sahip olması da vardır. yani ortada “tamamen duygusal” bir durum vardır. Durum böyle olunca bir çok hakiki genç sanatçı fuarda sadece 5-10 kişiden oluşan diğer “genç” sanatçıların eserleri için sadece bir çerçeve vazifesi görmektedirler. Oysa ki günümüzde güzel sanatlar fakülteleri (her ne kadar eksikleri de bulunsa) her yıl bir sürü donanımlı sanatçı adayı mezun etmektedir. Sudan çıkmış balık gibi kendilerini piyasanın içinde bulan bu çocuklar zaten maddi kazanımı son derece zor olan bir mesleğe sahip olmanın verdiği “dayanılmaz hafifliğin” yanısıra bir de Çin seddi misali karşılarında duran bu “isim” kazanımlı sanatçılarla mücadele etmek zorunda kalmaktadırlar.
Bu da ülkemizde sanatın neden durağan bir seyirde ilerlediği sorusunun cevaplarından birisidir bence. Her ne kadar sanatçı olmak için bir çok zorluğun üstesinden gelinmesinin şart olduğu bilinse de bu çocuklar yine de bir umut ışığı görmeyi hak etmektedirler. Biz bu derginin en az okunan sayfasına bu satırları yazmış olsak da en azından o ışığın bir yerlerde var olduğunu bilmenizi istedik. Dışarıda halen sanatçı olmak için elindeki her şeyi feda eden bir çok ( “genç” sanatçılara kıyasla...) çocuk sanatçı var. Umuyoruz ki bu çocuklar bir gün bir yerlere gelecek ve kendilerinden sonraki kuşaklara el uzatarak sanatın sadece isimlere mal olmadığını göstereceklerdir.
Hepimiz için sanat dolu günler geçmesi dileğiyle...
Ayrıca sanatçıyım demek için güçlü bir maddi kaynağa ihtiyaç duyan genç sanatçı adayları için de büyük bir fırsat olan bu fuarlara her nedense galeriler hep ünlü olmuş ve zaten gerek maddi gerek manevi olarak bir yerlere gelmiş sanatçılarla katılmak isterler. Şüphesiz bunda kendine “genç” sanatçı diyen kırk yaş üzeri kuşağın müşteri çekebilme ve satış yapma potansiyeline sahip olması da vardır. yani ortada “tamamen duygusal” bir durum vardır. Durum böyle olunca bir çok hakiki genç sanatçı fuarda sadece 5-10 kişiden oluşan diğer “genç” sanatçıların eserleri için sadece bir çerçeve vazifesi görmektedirler. Oysa ki günümüzde güzel sanatlar fakülteleri (her ne kadar eksikleri de bulunsa) her yıl bir sürü donanımlı sanatçı adayı mezun etmektedir. Sudan çıkmış balık gibi kendilerini piyasanın içinde bulan bu çocuklar zaten maddi kazanımı son derece zor olan bir mesleğe sahip olmanın verdiği “dayanılmaz hafifliğin” yanısıra bir de Çin seddi misali karşılarında duran bu “isim” kazanımlı sanatçılarla mücadele etmek zorunda kalmaktadırlar.
Bu da ülkemizde sanatın neden durağan bir seyirde ilerlediği sorusunun cevaplarından birisidir bence. Her ne kadar sanatçı olmak için bir çok zorluğun üstesinden gelinmesinin şart olduğu bilinse de bu çocuklar yine de bir umut ışığı görmeyi hak etmektedirler. Biz bu derginin en az okunan sayfasına bu satırları yazmış olsak da en azından o ışığın bir yerlerde var olduğunu bilmenizi istedik. Dışarıda halen sanatçı olmak için elindeki her şeyi feda eden bir çok ( “genç” sanatçılara kıyasla...) çocuk sanatçı var. Umuyoruz ki bu çocuklar bir gün bir yerlere gelecek ve kendilerinden sonraki kuşaklara el uzatarak sanatın sadece isimlere mal olmadığını göstereceklerdir.
Hepimiz için sanat dolu günler geçmesi dileğiyle...
Burak Boyraz Akademia Sanat/kasım/başyazı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder